31.07.2021, 08:00

Pandemi mi? İnfodemi mi?

Pandemi mi? İnfodemi mi?

2020 Mart ayından beri sadece pandemi ile değil, infodemi ile de mücadele etmekteyiz. İnfodemi terimi bir salgın sırasında ortaya çıkan, bazıları doğru, bazıları yanlış olan ve virüs gibi hatta ondan daha hızlı yayılan ve sağlık örgütünü zora sokan büyük bilgi topluluğu olarak tanımlanmaktadır. Bu tür salgınlarda aldatıcı ve yalan haberlerin yayılması yeni bir durum değildir. İnsanlar geçmişte de hastalıkların nedenleri konusunda çeşitli sebeplere inanmış efsane ve hikayeler uydurmuş, hastalıkların seyrini abartma veya yok sayma gibi eğilimlerde bulunmuştur. Hastalıkların tedavisi için tarih boyunca tıp dışında geleneksel birtakım yöntemlere de başvurulmuş ve uygulanmıştır. Sümer, Babil, Asur ve Hititler gibi eski uygarlıklarda hastalıkların sebeplerinin daha çok ilahi bir kaynağa dayandığına ve hasta olan kişilerin Allah tarafından cezalandırıldığına inanılmıştı.

COVID-19 ile ilgili yapılan çeşitli çalışmalarda insanlar azımsanmayacak oranda COVID-19'un bir laboratuvarda üretildiğini, Çin'in biyolojik silahı olduğu, nüfusu kontrol etme stratejisi ve insanlar tarafından işlenen günahlar nedeniyle modern çağın vebası olduğunu düşünmektedir. Avrupa'daki birçok hasta, COVID-19 hastalığını kötüleştirdiğine dair yanlış inanç nedeniyle ibuprofen almayı reddetmektedir. Avrupa ve Amerika gibi birçok ülkede zorunlu maske kullanımına ve kapatılmaya karşı protestolar olmakta, bazı ülkelerde cerrahi maske veya ilaçların bulunmadığına dair yalan haberler çıkmaktadır. Yine tüm dünyadan “COVID-19 virüsü 27°C’de ölüyor”, “bazı besinler bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve hastalığı önlüyor”, “Virüs bebek ve çocuklardan ziyade daha çok yaşlıları etkiliyor” “aslında bir pandemi yok, virüs yok, plandemi var” gibi yanlış bilgiler bildirilmektedir. Bazı ilginç komplo teorilerinin de bilgi salgınının hızla yayılmasına yol açtığı bilinmektedir.

Bugün ile geçmiş arasındaki en önemli fark, bilginin yayılma hızının artması ve bu yayılmayı kolaylaştıran birçok farklı platformun varlığıdır. Toplumun bilgilenmesini olumlu yönde etkileyen geleneksel ve dijital medya ortamları elbette günümüzde çok önemli bir yere sahiptir; ancak aynı zamanda infodemiyi de hızla yayabilir.

Sosyal medya platformları, televizyon, radyo ve gazeteler gibi geleneksel kitle iletişim araçları aracılığıyla yalan haberlerin veya yanlış bilgilerin tüm dünyaya hızla yayılması anlamına gelen infodemi, insanların uygunsuz davranışlar sergilemesine de neden olmakta, bu da yöneticileri ve sağlık hizmeti sunan doktor, hemşire ve diğer çalışanların çabalarını tehlikeye atmaktadır. Salgının uzun süre devam etmesine sebep olacak bu durum, ülkelerin sık kapanma kararı almasına ve ekonominin çöküşüne kadar gidebilecek insani ve toplumsal sorunları beraberinde getirir. Halbuki hastalık yayılımı ve önlenmesini sağlayan tedbirler ve aşı hakkındaki doğru bilgilerin yayılması, bu yalan ve yanlış haberleri engelleyecek, toplum bağışıklığın artmasını sağlayarak virüs dolaşımını azaltacak ve hayatın normale dönüşünü hızlandıracaktır.

İnfodemi ayrıca toplumların beden ve ruh sağlığına zarar vermekte, insanları endişelendirmekte, damgalanmayı artırmakta, aşı olma niyetini azaltmakta ve pandeminin yayılmasını hızlandırmaktadır.

İnsanların salgına karşı doğru tavır almasını sağlamak, doğru kaynaklardan bilgi almayı ve bunların güvenilir olmasını önemli hale getirmektedir. İnfodemiyi en aza indirmek için güncel, bilimsel kaynaklara dayalı, eksiksiz, güvenilir bilgiler (dijital, görsel veya yazılı) her zaman erişilebilir olmalıdır. Türkiye'de yapılan bir araştırmada, COVID-19 konusunda kişilerin en çok güvendikleri bilgi kaynaklarının bulundukları ildeki üniversite/eğitim-araştırma hastaneleri, Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu olduğu bildirilmiştir.

Ülkemizdeki COVID-19 aşısına yönelik tutumları incelediğimiz ve 1216 kişiye ulaştığımız araştırmamızda kişilerin %54'ü aşı olmayı istediğini, %16'sı istemediğini söylerken %30'u kararsızdı ki bu küresel bir salgını önlemek için istenen düzeyin çok altında bir aşı isteğini göstermektedir. Aşı kararını etkileyen iletişim kanallarına yönelik değerlendirmemizde aşı olacağını belirtenlerin en çok YouTube ve web sitelerine güvendiğini, aşı olmayacağını belirtenlerin WhatsApp gruplarına, kararsız olduğunu belirtenlerin ise en çok sosyal medyaya güvendiğini gördük. Bu sonuçlar aşı isteğini arttırmak için sosyal medyanın daha etkin kullanılması gerektiğini işaret etmektedir.

İnsanlar COVID-19 salgınının olası nedeni hakkında; Komplo Teorileri; (medyada sıklıkla ifade edilen komplo inançlarını biyolojik savaş, uyuşturucu ve aşı satma girişimi, büyük bir deney, vb); sosyal ve fiziksel çevre (sağlıksız beslenme, küresel ısınma, doğal kaynakların kirlenmesi vb.) veya inanç faktörleri; (dini ve ilahi açıklamalar, salgının kaderimizde olduğu, Tanrı'nın toplumsal bozulmaya karşı gazabı vb.) gibi sebepleri düşünebilmektedir. Ulaştığımız kişilerin yarısı aşı olmayı kabul etmektedir ki bu tablo, Türkiye’de aşı ret ve tereddütünün endişe verici olduğunu göstermektedir. Genel olarak algılanan riskler ve faydalar, belirli dini inançlar, bilgi eksikliği ve farkındalık düzeylerinin bu olumsuz artışa yol açtığı bilinmektedir.

Dünya literatüründeki birçok çalışmada; virüsün kökeni konusunda tereddütler olduğu ve çeşitli platformlarda yanlış bilgilerin doğru olarak sunulmasının komplo teorilerini desteklediği ve nihayetinde aşı alma kararını etkilediği bildirilmektedir.

Türkiye’de de COVID-19'un nedeni olarak çoğunlukla komplo teorileri (virüsün yapay kaynaklı olduğu) kabul görmekte, bunu çevresel faktörler ve inanç faktörleri izlemektedir. Komplo teorilerini ve inanç faktörlerini COVID-19'un nedeni olarak algılayan kişilerin aşı olmaya niyetli olduğunu gördük ki bu ilginç bir sonuçtur. Virüsün insandan veya ilahi bir kaynaktan geldiğine dair toplumsal algı, bireylerin aşı olma isteğini artırmış gibi görünmektedir. COVID-19 tanısı almış bir akrabası olanlar, COVID-19 nedeni hakkında inanç faktörünü, dini ve ilahi açıklamaları daha çok benimsemişken ilkokul mezunu ve işsiz olanlar diğerlerine göre komplo teorileri ve inanç faktörlerini daha çok kabul etmiş görünmektedir.

COVID-19 aşısının kullanılmaya başlandığı ülkelerde, COVID-19 aşılarına olan güveni artırmaya ve infodemiyi en aza indirmeye çaba gösterilmelidir. Dijital ve hızlı yollarla yanlış bilgi salgınının yayılmasının aşı kararlarını olumsuz etkileyeceği aşikardır. Ayrıca aşı karşıtı bloglara ve web sitelerine maruz kalmanın aşılama niyetini olumsuz etkilediği bilinmektedir. Mevcut durumda dünyada 3.8 milyardan fazla doz aşı yapıldığı ve iddia edildiği gibi aşıya bağlı ölüm veya yüksek yan etkiler olmamasına, hatta belirgin olarak hastalıktan yatan ve ölenlerin azaldığı görülmesine ve devamlı tekrar edilmesine rağmen infodemi tüm hızıyla devam etmektedir.

Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya platformlarına güvenmediklerini belirten kişilerin aşıya karşı olumlu bir tutum sergiledikleri görülmüştür. Aynı şekilde bilgi kaynaklarının, bireylerin aşıya karşı tutumları üzerinde en önemli etkiyi devlet kurumları ve sağlık profesyonelleri yapmıştır. Devlet kurumlarına, sağlık yetkililerine ve uzmanlara güvenmek aşı direncini azaltmada kritik öneme sahiptir. Dolayısı ile sağlık alanında çalışan herkesin bu konuda gayret sarf etmesi önemlidir. İnfodemi ile pek çok gereksiz yanlış, yalan bilgi ortaya çıkmakta, bir virüs gibi hızla yayılarak sağlık organizasyonunu zorlaştırmaktadır. Bunun hem toplum hem de sağlık hizmeti üretenler için büyük bir sorun olduğu fark edilmeli ve gereken önlemler alınmalıdır.

Sonuç olarak başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm sağlık kuruluşlarına bilimsel yollarla hedef kitleye anında ve doğru bir şekilde rehberlik etme konusunda ciddi sorumluluklar düşmektedir. Ayrıca, insanların COVID-19 ve aşılar hakkında hangi bilgi kaynaklarının güvenilir olduğunu bilmeleri için küresel bir sağlık okuryazarlığı kampanyası başlatmak faydalı kazanımlar sağlayabilir.

Dr. Öğr Üyesi Şemsi Nur KARABELA

SBU Dr Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Kaynaklar:

1. Zhang X, Zhang ZK, Wang W, Hou D, Xu J, Ye X, et al. Multiplex network reconstruction for the coupled spatial diffusion of infodemic and pandemic of COVID-19. Int J Digital Earth. 2021;14(4):401–23. 10.1080/17538947.2021.1888326.

2. Karabela ŞN, Coşkun F, Hoşgör H. Investigation of the relationships between perceived causes of COVID-19, attitudes towards vaccine and level of trust in information sources from the perspective of Infodemic: the case of Turkey. BMC Public Health. 2021 Jun 23 doi: 10.1186/s12889-021-11262-1. PMID: 34158015; PMCID: PMC8219470.

3. Hoşgör H, Aközlü ZG, Hoşgör D. COVID-19 pandemisine ilişkin algı: Türkiye örneği. Eur Res J. 2021; 7 doi: 10.18621/eurj.774757

4. Tanne JH, Hayasaki E, Zastrow M, Pulla P, Smith P, Rada AG. Covid-19: how doctors and healthcare systems are tackling coronavirus worldwide. BMJ. 2020:m1090. 10.1136/bmj.m1090. - PubMed

5. Olatunji OS, Ayandele O, Ashirudeen D, Olaniru OS. “Infodemic” in a pandemic: COVID-19 conspiracy theories in an african country. Social Health Behav. 2020;3(4):152–157. doi: 10.4103/SHB.SHB_43_20

6.https://tr.euronews.com/2021/06/22/hangi-ulkede-kac-kisiye-covid-19-as-s-yap-ld

Yorumlar (1)
Ayşe aktaş 3 yıl önce
Güzel bir açıklama teşekkür ederim