19.04.2021, 05:00

Koronavirüs pandemisinde beslenme ve vitaminler

Koronavirüs hastalığı (COVID-19) 2020 yılına damgasını vurmuş ve halen de tüm dünyayı etkileyen tehlikeli bir virüs enfeksiyonu ve aynı zamanda küresel bir halk sağlığı sorunudur. İlk olarak 2019'un sonlarında Çin'in Wuhan şehrinde az sayıdaki insanda pnömoni semptomları ile tariflenen bu yeni virüs enfeksiyonu ve hastalığının tüm dünyayı etkileyebileceğini belki de hemen hemen hiç kimse düşünmüyordu. Özellikle solunum yolları ve akciğerleri etkileyerek nefes almada güçlük yapan hastalığın, sonraki dönemde tüm vücudu kötü yönde etkileyebildiği anlaşılmıştır. Nisan 2021 itibariyle 3 milyondan fazla insan COVID-19 nedenli hayatını kaybetmiştir. Diğer birçok enfeksiyöz hastalığa göre daha yüksek oranda ölümlere neden olması tüm insanlığı bu yeni enfeksiyona karşı savaşmak ve korunma tedbirleri almak için çareler aramaya yol açmıştır.

Koronavirüsler, hayvanlarda veya insanlarda hastalığa neden olabilecek büyük bir virüs ailesidir. Bu aileye mensup olan COVID-19 hastalığının belirtileri ise; hafiften şiddetliye kadar geniş bir yelpazede farklılık gösterebilir. Ateş, halsizlik, kas ağrısı, kuru öksürük, zatürre, akut solunum sıkıntısı sendromu, böbrek ya da karaciğer fonksiyonlarında bozulma ile hastalık seyrini gösterebilmektedir. Doğrulanmış vakaların yaklaşık % 80'i hafif veya orta şiddette bir klinik tabloya yol açarken, yaklaşık % 14’ü şiddetli etkilere ve %5-6’sı ise kritik belirtilere ve klinik gidişata sahiptir ve 60 yaş üstü yetişkinlerde şiddetli hastalık geliştirme riski maalesef çok daha yüksektir. Kasım ayının sonlarına geldiğimiz bu günlerde tüm dünyada yaklaşık olarak 61 milyon doğrulanmış Covid-19 vakası bulunmakta ve bu enfeksiyon nedenli ölümler 1,4 milyonu geçmiş bulunmakta.

Şu ana kadar, COVID-19 için onaylanmış ve tüm dünyada kabul görmüş bir tedavi yoktur, ancak sosyal mesafeye uymak, genel hijyen kurallarını eksiksiz yerine getirmek ve yüz maskesi takmak gibi hastalıktan korunma stratejileri, COVID-19'u azaltmak için en iyi güncel yaklaşımlardır. Peki bu durumda hastalıktan korunmak ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için ne yapmalıyız?

Son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, sağlıklı yaşam tarzına ilave olarak doğal beslenmenin COVID-19 hastalığına karşı koruyucu ve destekleyici rol oynayabileceğini vurguladı. Vitamin C, D, ve E’ye ilave olarak çinko, mağnezyum ve omega-3 yağ asitlerinin günlük tavsiye edilen miktarlarda düzenli olarak tüketilmesinin COVİD-19 hastalığının viral yükünü ve hastalığa bağlı hastanede kalış süresini azaltarak hastalık seyrinde yararlı bir etkiye sahip olabileceği öne sürülmüştür. Çünkü bu bahsi geçen vitamin ve mineraller antioksidan özellikleri ve immünomodülatör yani vücudun kendi bağışıklık sistemini kuvvetlendirerek bağışık yanıtı arttıran etkileriyle tanınmaktadırlar. Diğer bir deyişle bu vitamin ve minerallerin beslenmeyle alımındaki eksiklikler, bağışıklık fonksiyon bozukluğuna neden olabilir ve COVİD-19 enfeksiyonuna yatkınlığı artırabilir.

Son dönemde COVID-19’a karşı bağışıklığı güçlendirmede kuersetin (quercetin)maddesinin de oldukça etkin olduğuna yönelik bilimsel kanıtlar öne sürülmüştür. Bilimsel olarak olarak antioksidan türü olarak kabul edilen kuersetin bir flavonoid türüdür. İçeriğindeki maddeler suda çözülmez. Bu yüzden besinlerde bulunan bu pigment madde pişirildiğinde de besinde aynı oradan bulunur. İnsan vücudunda birçok etkisi olan kuersetin özellikle virüs ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı etkilidir. Antioksidan etkisinin yanısıra anti-inflamatuvar, anti-platelet, anti-apoptotik etkilere sahiptir. Kalp, akciğer, böbrek gibi birçok organ üzerinde koruyucu etkileri bulunur. Vitamin C ve D gibi diğer bağışıklığı kombine edici vitaminler ile birlikte alındığında vücutta daha güçlü olumlu etkilere sahip olduğu belirtilmektedir.

Aslında vitamin ve minerallerin beslenmeye ilintili yetersizliği, daha çok ileri yaştaki bireylerde ve kronik hastalıklara bağlı beslenme bozuklukları olanlarda gözlenmektedir. Bu durumun COVID-19 enfeksiyonu açısından artan risk oluşturduğu bilimsel olarak öne sürülmüştür ve tüm bunlara ilave olarak bu durum hayati tehlike riskini arttırdığı düşünülmektedir. Ancak dengeli ve sağlıklı bir biçimde beslenilmediği ve hayat tarzı değişiklikleri yapılmadığı sürece genç yaştaki bireyler de hastalığın zararlı etkilerine karşı savunmasız hale gelmektedirler.  Tüm bu nedenler göz önüne alındığında COVİD-19’a karşı bağışıklık sistemimizi güçlendirmek ve onu desteklemek için; maske takmaya, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymaya ilave olarak, düzenli  ve yeterli uyku uyumaya,  dengeli ve sağlıklı beslenmeye ve diyette özellikle yeterli miktarda vitamin C, D, ve E’ye ilave olarak çinko, mağnezyum ve omega-3 yağ asitlerini almaya gayret etmemiz gereklidir.

Yorumlar (0)