“En tepeden geliyorsa mekanizmalar kilitlenir”
Ertaş, mobbingin en yıkıcı halinin, baskının hiyerarşinin üst basamaklarından geldiği durumlarda ortaya çıktığını vurguladı:
“Mobbingi yapan üst düzeydeyse kurum içi mekanizmalar çalışmaz. Korku duygusu insanları kontrol etmeyi kolaylaştırır fakat sağlıklı, özgür ve üretken bir toplumun oluşmasını engeller. Çözüm, bağımsız ve güven veren bir başvuru sistemi kurmaktır.”
“Amirden amire şikayet, deniz ortasında kumdan kale”
Şikayet hattının aynı yapı içinde kaldığı durumlarda çalışanların konuşamadığını belirten Ertaş, dikkat çekici bir benzetme yaptı:
“Amirden amire şikayet, deniz ortasında kumdan kale gibidir. En tepede yapılıyorsa içeriden çözüm üretmek çok güçleşir. İnsanlar sessiz kalabilir, suskunluk kökleşir, kurum yıpranır.”

Nöropsikolog Merve Tuğçe Ertaş
Narsistik yöneticiler uyarısı: “Üste parlak, alta sert bir düzen”
Ertaş, narsistik özellikler taşıyan yöneticilerin üst yönetime “başarılı ve uyumlu” görünürken, kendi kurumlarında psikolojik şiddeti besleyebildiklerini söyledi. Bu durumun çalışanlarda derin bir güvensizlik oluşturduğunu belirterek şunları ifade etti:
“Çoğu çalışan şunu düşünüyor: ‘Şikayet edecek yer var ama bir işe yarar mı? Zaten her yerde bağlantıları var.’ Bu duygu, sistemin güven vermediğinin en açık göstergesidir.”
Korku, suskunluk ve normalleşme: Üçlü zincir
Ertaş’a göre bu süreç üç zincir halka üretiyor:
-
korku konuşmayı engelliyor
-
suskunluk şiddeti görünmez kılıyor
-
görünmezlik zamanla “bizde hep böyleydi” düşüncesine dönüşüyor
Bu tablo kurumsal çürümenin sessizce ilerlemesine neden oluyor.
“Şikayet etsen de üstü kapatılır” duygusu büyük bir psikolojik hasar
Ertaş, mobbingin yalnızca davranışlardan değil, şikayetin sonuçsuz kalacağına dair yerleşmiş inançtan beslendiğini belirtti:
“Çalışan ‘etiketlenirim, başım yanar, nasıl olsa kapatılır’ diye düşünmeye başlarsa sistem çökmüş demektir. Gizlilik lütuf değil, hakkın kendisidir.”
Çözüm önerisi: Bağımsız kurul ve gizlilik güvencesi
Ertaş, çözüm için bağımsız ve etkili bir yapılanma gerektiğini belirterek şu başlıkları sıraladı:
-
siyasetten ve kurum içi hiyerarşiden bağımsız bir devlet kurulu
-
kimlik gizliliğini anayasal güvenceye alan başvuru sistemi
-
düzenli ve anonim mobbing taramaları
-
riskli kurumları izleyen ve raporlayan erken uyarı mekanizması
-
yaptırım gücü yüksek bağımsız karar süreçleri
Türkiye’de mevcut olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK)’in bu alanda çok daha etkin ve bağımsız çalıştırılmasının kritik önemde olduğunu vurguladı.
Dünyadan örnekler: Yetkisi olan etkili oluyor
Ertaş, dünyadaki benzer kurumların etkili olmasının temel nedeninin yetki ve bağımsızlık olduğunu belirterek şu örnekleri hatırlattı:
-
ABD’de Eşit İstihdam Fırsatları Komisyonu (EEOC)
-
Birleşik Krallık’ta Eşitlik ve İnsan Hakları Komisyonu (EHRC)
-
İskandinav ülkelerindeki ombudsmanlık sistemleri
Bu kurumların gizli başvuru, bağımsız soruşturma ve şeffaf raporlama ilkeleriyle çalıştığını ifade etti.
“Psikolojik değerlendirmeler yapılmazsa mobbing görünmez kalır”
Ertaş, düzenli anonim anketlerin zorunlu hale getirilmesi gerektiğini söyleyerek şu çağrıyı yaptı:
“IP kaydı tutulmayan, bağımsız sistemlerle yapılmayan anketler güven vermez. Görünmeyen sorun çözülemez.”
Ayrıca akademide danışman-öğrenci ilişkileri, yükselme süreçleri ve kadın akademisyenlerin maruz kaldığı baskıların ayrıca izlenmesi gerektiğini belirtti.
Yöneticilere zorunlu eğitim çağrısı
Ertaş, yöneticilerin yalnızca teknik performansla değil, etik iklim ve insan onuruna saygı göstergeleriyle değerlendirilmesi gerektiğini söyledi:
-
yöneticilere iletişim ve çatışma çözümü eğitimi
-
psikolojik güvenlik temelli yönetim kültürü
-
terfi kriterlerine kurum ikliminin eklenmesi
Son söz: Korku çözülürse üretim artar
Ertaş sözlerini şu ifadelerle tamamladı:
“Korku kültürü üretimi kısaltır, yaratıcılığı susturur. Psikolojik güvenliği sağlayan devlet, kamusal hizmetin kalitesini yükseltir. Bağımsız kurul, güvenli anketler ve şeffaf raporlamayla tablo gerçekten değişir.”
Sonuç: Panzehir güven, adalet ve saygı
Kısaca; korku kültürünün panzehiri güven, adalet ve saygıdır.
Korku insanları susturur; güven onları güçlendirir.
İnsanlar korkutularak değil, anlaşılarak ve dinlenerek yönetilmelidir.



