Ancak psikiyatri bilimi, bu romantik hikayeye daha serinkanlı bir yerden bakıyor. Araştırmalar, şizofreniyi bir “üstün zekâ paketi” olarak görmenin doğru olmadığını, tam tersine karmaşık ve çoğu zaman zorlayıcı bir beyin hastalığı olduğunu gösteriyor.
Bilimsel çalışmalar, şizofreni tanısı alan bireylerde dikkat, bellek, planlama ve işlem hızı gibi bilişsel alanlarda genellikle düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. Bu nedenle şizofreniyi “dâhilikle eşitleyen” yaklaşımların klinik verilerle uyumlu olmadığı belirtiliyor. Psikiyatristler, bu tür romantik anlatıların gerçek kişilerde hastalığın ciddiyetinin küçümsenmesine ve tedavinin gecikmesine yol açabileceği konusunda uyarıyor.
Peki efsane nereden doğdu?
Bazı tarihsel figürlerin hem yaratıcı hem de ruhsal sorunlar yaşamış olması, bu algının oluşmasında etkili oldu. Ayrıca yaratıcılık ve olağan dışı düşünme biçimleri, şizofreni değil fakat şizotipal özellikler taşıyan kişilerde daha sık görülebiliyor. Yani kalıp dışı düşünme kapasitesi ile ağır ruhsal hastalıkları birbirine karıştıran bir toplumsal anlatıdan söz ediliyor.
Genetik araştırmalar da tabloya önemli bir ayrıntı ekliyor: zekâ ve psikotik bozukluk riskine ilişkin bazı genler kısmen kesişebiliyor. Ancak bu şu anlama gelmiyor: “Şizofren olan kişi zekidir.” Bilim insanları bu noktada altını çiziyor: aynı genetik zemin farklı kişilerde çok farklı sonuçlar doğurabiliyor. Kimi bireyde yaratıcı üretkenlik artarken, kiminde hastalık belirtileri ortaya çıkabiliyor veya hiçbiri görünmeyebiliyor.
Uzmanlar, şizofreniyi dahilikle eşleştiren söylemlerin cazip ama hatalı olduğunun altını çiziyor. Şizofreni; tedavi, destek ve uzun süreli takip gerektiren ciddi bir ruhsal bozukluk. Bu gerçeği gölgeleyen efsaneler, hastalığın yükünü taşıyan bireyler için fayda değil, çoğu zaman yanlış beklenti ve damgalanma üretiyor.
Sonuç olarak bilim dünyası net konuşuyor:
📌 Şizofreni dâhiliğin otomatik eşlikçisi değil
📌 Yaratıcılık ve sıra dışı düşünme özellikleri başka başlıklarda incelenmeli
📌 En önemlisi, mitlerden değil gerçeklerden yola çıkılmalı
Toplumun görevi ise romantik efsaneler üretmek değil, şizofreniyle yaşayan bireylere anlayış, erişilebilir tedavi ve destek sunmak. Çünkü insanı parlatan şey hastalık değil, onunla yaşarken gösterilen dayanıklılık ve çevrenin sağladığı sağlıklı koşullar.





