Bir sabah telefonunuzu açıyorsunuz.
Her zaman gittiğiniz doktordan MHRS üzerinden randevu almak istiyorsunuz.
Hekim listesinde ismini arıyorsunuz ama yok.
“Herhalde bir yanlışlık olmuştur” diyerek hastaneye gidiyorsunuz.
Koridorlar aynı, tabelalar aynı, bekleme salonu aynı…
Görevliye soruyorsunuz:
“Dr. … için randevu alamadım.”
Cevap kısa ve net:
“Hocamız ayrıldı. Sözleşmesi yenilenmedi.”
Bir cümleyle kapanan bu kapının ardında; yüzlerce hasta, yılların emeği ve kopan bir eğitim zinciri kalıyor.
Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde görev yapan Dr. Öğretim Üyeleri, Doçentler ve Profesörlerin birer yıllık sözleşmelerle çalıştırılmasının artık bireysel bir sorun olmaktan çıktığını, doğrudan kamu sağlık hizmetinin sürekliliğini tehdit eden yapısal bir meseleye dönüştüğünü vurguladı.
Bu kadroların yalnızca akademik görev yürütmediğini hatırlatan Erdöl, “Bu kişiler her gün hasta muayene eden, ameliyata giren, nöbet tutan ve uzmanlık öğrencisi yetiştiren doktorlardır. Her yıl ‘devam edecek miyim?’ kaygısıyla çalıştırılmaları, hem hizmet kalitesini hem de hasta güvenliğini zedeler” dedi.
Mahkeme Kararı Net: Gerekçesiz Yenilememe Hukuka Aykırı
Prof. Dr. Erdöl, sorunun hukuki boyutuna da dikkat çekti.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin 2024/63 esas, 2024/563 karar sayılı hükmünü hatırlatan Erdöl, mahkemenin açık biçimde şu tespiti yaptığını vurguladı:
“Sözleşme yenilememe işlemi yalnızca sürenin bitmesine dayandırılamaz; haklı, makul ve geçerli bir gerekçeye dayanmalıdır.”
Erdöl, “Artık ‘uygun görülmedi’ ifadesinin hukuki bir gerekçe olmadığı yargı kararıyla da tescillenmiştir. Buna rağmen aynı uygulamanın sürdürülmesi, hukuk devleti ilkesini zedelemektedir” ifadelerini kullandı.
“Bu Bir İdari Konu Değil, Ulusal Sağlık Güvenliği Meselesidir”
2015 sonrası Sağlık Bilimleri Üniversitesi ile birlikte eğitim ve hizmetin aynı zeminde buluştuğunu, binlerce akademik kadronun açıldığını hatırlatan Erdöl, bugün gelinen noktada sözleşme belirsizliğinin bu kazanımları riske attığını söyledi.
Erdöl’e göre çözüm;
açık performans kriterleri,
yazılı gerekçe zorunluluğu
ve bağımsız itiraz mekanizmalarının kurulması.
“Bir klinikte eğitim zinciri koptuğunda kaybeden yalnızca bir öğretim üyesi olmaz; asistanlar, hastalar ve gelecek nesiller kaybeder” uyarısında bulundu.
Çağrısını Sağlık Bakanlığına yönelten Erdöl, “Bu mesele kişisel ya da yerel bir idari konu değildir. Bu, ulusal sağlık güvenliği meselesidir” dedi.
Prof. Dr. Cevdet Erdöl Kimdir, Bu Çağrı Neden Önemlidir?
Prof. Dr. Cevdet Erdöl, tıp, akademi ve sağlık politikalarının üçünde birden doğrudan sorumluluk almış önemli isimlerden biridir.
İstanbul Üniversitesi Edirne Tıp Fakültesinden askerî doktor olarak mezun olan Erdöl, uzmanlık eğitimini Ankara GATA’da iç hastalıkları ve kardiyoloji alanında tamamladı. Mesleki gelişimini ABD Washington DC’de sürdürdü. Çeşitli askerî hastanelerde görev yaptıktan sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesinde öğretim üyeliği ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. 2002 yılında profesör oldu.
Siyasi hayatında Trabzon ve Ankara Milletvekilliği yapan Erdöl, uzun yıllar TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı görevini yürüttü. Kapalı alanlarda sigara içme yasağının hayata geçirilmesinde öncü rol üstlendi.
2015 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Erdöl, iki dönemlik görev süresinin ardından 1 Ağustos 2023’te görevi Prof. Dr. Kemalettin Aydın’a devretti.
Halefi Prof. Dr. Aydın, Erdöl’ün görev süresini,
“Sekiz yılda seksen yıla bedel işler başardı ve üniversiteyi dünyada ilk 500 üniversite arasına taşıdı” sözleriyle özetliyor.
Bu nedenle Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün yaptığı çağrı; yalnızca bir görüş değil, sahadan, mevzuattan ve yönetim tecrübesinden süzülmüş güçlü bir uyarı olarak değerlendiriliyor.