Bugün bu boşluk, tıp literatüründe “bağışıklık açığı” olarak tanımlanan ciddi bir risk alanı olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç açık ve kaygı verici:
Kızamık, boğmaca ve su çiçeği yeniden gündemde. Üstelik bu kez daha hızlı yayılıyor, daha ağır seyrediyor ve daha fazla hastaneye yatışa yol açabiliyor.


Dünya Sağlık Örgütü’nden Kızamık İçin Küresel Uyarı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), COVID-19 pandemisi sonrası dönemde küresel kızamık aşılanma oranlarının kritik eşiklerin altına indiğini açıkça bildirmektedir. Kızamık, teknik olarak pandemi tanımı içinde yer almasa da, pandemik yayılım özellikleri gösterebilecek küresel bir tehdit olarak değerlendirilmektedir.

Kızamığın temel üreme katsayısı (R₀) 12–18 arasındadır. Bu, kızamığı bilinen en bulaşıcı viral hastalıklardan biri yapmaktadır. Kontrol için toplumda en az %95 oranında iki doz aşılanma zorunludur. Ancak son yıllarda bu oranın birçok ülkede %80–85’in altına düştüğü görülmektedir.

DSÖ, bu durumu “küresel bağışıklık açığı” olarak tanımlamakta ve kızamığın sınır aşan geniş salgınlar yapma riskinin hızla arttığını vurgulamaktadır.


Rakamlarla Dünyada ve Türkiye’de Durum

Küresel ölçekte tablo dikkat çekicidir:

Kızamık verileri:

  • Avrupa ve Orta Asya’da 2024’te 127.350 vaka bildirilmiştir.

  • Vakaların %40’ından fazlası 5 yaş altı çocuklardır.

  • Dünya genelinde kızamık nedeniyle 2024’te yaklaşık 11 milyon enfeksiyon ve 95 bin ölüm olduğu tahmin edilmektedir.

Türkiye’de ise:

  • 2023’te bildirilen kızamık vakası: 5.088

  • 2024’te bildirilen vaka sayısı: 1.582

Bu düşüş; etkin saha izlemi, filyasyon çalışmaları, aşılama hatırlatmaları ve yakalama dozlarının ne kadar hayati olduğunu açıkça göstermektedir.


Yeniden Yükselişin Arkasındaki Temel Nedenler

Bugün karşı karşıya olduğumuz tablo tek bir nedene bağlı değildir:

  • Pandemi sırasında kaçırılan aşılar

  • Temasın hızla artması (okullar, kreşler, kalabalık ortamlar)

  • Aşı tereddüdü ve yanlış bilginin yayılması

  • Göç, savaş ve insani krizler

  • Sağlık sistemlerinde pandemi sonrası yük

  • Boğmacada bağışıklığın zamanla azalması

  • “Hastalık yok” algısının risk bilincini düşürmesi

Bu faktörler bir araya geldiğinde, çocukluk çağı hastalıkları için yeniden uygun bir zemin oluşmaktadır.


Kızamık: En Bulaşıcı Virüs Geri Döndü

Kızamık yalnızca döküntüyle seyreden basit bir hastalık değildir.
Zatürre, beyin iltihabı (ensefalit), kalıcı nörolojik hasar ve ölümle sonuçlanabilen ağır komplikasyonlar yapabilir.

Toplum bağışıklığı %95’in altına düştüğünde; bir okul, bir mahalle ya da küçük bir grup bile salgın için yeterlidir.


Su Çiçeği: Hafif Sanılan Hastalığın Ağır Yüzü

Su çiçeği çoğu çocukta hafif seyretse de;

  • Bebeklerde

  • Bağışıklığı baskılanmış bireylerde

  • Erişkinlerde

ağır tablolarla karşımıza çıkabilir. Dünya genelinde her yıl yaklaşık 140 milyon enfeksiyon ve binlerce ölüm olduğu tahmin edilmektedir. Aşının yaygın olduğu ülkelerde ise ağır vaka ve komplikasyonlar belirgin biçimde azalmaktadır.


Boğmaca: Bebekler İçin Sessiz ve Tehlikeli

Boğmaca özellikle 6 aydan küçük bebekler için hayati risk taşır. Nefes durması, zatürre ve yoğun bakım gereksinimi görülebilir. Bu nedenle;

  • Gebelikte anne aşılaması

  • Yenidoğan çevresinde “koza stratejisi”

  • Ergen ve erişkin rapel dozları

hayati öneme sahiptir.


Aşı Tereddüdü: Küçük Azınlık, Büyük Salgın

Kızamık gibi yüksek bulaşıcılığa sahip hastalıklarda küçük bir aşısız küme bile büyük salgınlara yol açabilir. Aşı tereddüdü bireysel bir tercih gibi görünse de, sonuçları toplumun tamamını etkiler.


Çözüm: Yakalama, Güven ve Erişim

Ailelerin aşı kartlarını düzenli kontrol etmesi, eksik dozlarda aile hekimlerine başvurması ve bilgi kaynağı olarak bilimsel otoriteleri tercih etmesi büyük önem taşır.

Sağlık çalışanları için ise her muayene bir aşı kontrol fırsatı olmalıdır. Tereddütlü ailelerle saygılı ama net ve bilimsel iletişim kurulmalıdır.


Türkiye’nin Güçlü Adımı: Yerli ve Millî Aşı

Pandemi süreci, aşıya erişimin ne kadar stratejik olduğunu net biçimde göstermiştir. Bu nedenle Türkiye, yerli ve millî aşı üretimi konusunda önemli adımlar atmaktadır. Amaç yalnızca bugünü değil, gelecekte ortaya çıkabilecek salgınları da güvence altına almaktır.


Son Söz

Bu üç hastalık bize tek bir gerçeği hatırlatıyor:
Aşı takvimindeki küçük bir boşluk, büyük bir salgına dönüşebilir.

İyi haber şu ki çözüm elimizde.
Aşılar; çocuklarımızı, ailelerimizi ve toplumumuzu koruyan en güçlü, en ekonomik ve en insani sağlık yatırımıdır.

Prof. Dr. Vefik Arıca
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı