Otizm tedavisinde özel eğitime ulaşmak ve sürdürmek önemli
Prof. Dr. Özalp Ekinci, Otizm Spektrum Bozukluğu'nun (OSB) tedavisi hakkında bilgi paylaştı.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özalp Ekinci, otizmin tedavisinin özel eğitim olduğunun altını çizdi.
ÖZEL EĞİTİME ULAŞMAK VE SÜRDÜRMEK ÖNEMLİ
Prof. Dr. Ekinci, tanının konulmasın ardından hızla tedavi sürecine geçilmesi gerektiğini, tedavinin de en önemli basamağının kaliteli, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına göre planlanmış, bilimsel ilkelere dayanan ve ailenin de katılımıyla gerçekleştirilen uzun süreli özel eğitim olduğunu vurguladı.
"İhtiyacı olanın tanı alması, ihtiyacı olan çocukların çocuk psikiyatri hekimine ulaşması, tanıdan sonra da kaliteli ve ihtiyaçlarına göre planlanmış özel eğitime ulaşmak ve sürdürmek çok önemli." diyerek sözlerini sürdüren Ekinci, Otizm Spektrum Bozukluğu'nun (OSB) sosyal etkileşim ve iletişimde belirgin bozuklukların, gecikmelerin bulunduğu, bununla birlikte tekrarlayıcı, amaca yönelik olmayan davranış, bilgi ve etkinliklerin olduğu nöropsikiyatrik bir hastalık olarak tanımlandığını bildirdi.
İLK 3 YILDA BELİRTİLER GÖRÜLÜYOR
Ekinci, belirtilerin genellikle 1 yaşından sonra ortaya çıkmaya başladığını ve çocukların genellikle 2 yaşında tanı aldığını ancak hayatın ilk 3 yılında mutlaka belirtilerle ilgili işlev bozukluğunun görüldüğünü söyleyerek, otizmde aynı zamanda kalıtsal temellerin de olduğunu ekledi. Ekinci, otizmin en önemli özelliğinin, belirtilerinin hayatın ilk 3 yılında ortaya çıkması olduğunu, bir kişinin sonradan otizmli olamayacağını belirtti.
Prof. Dr. Özalp Ekinci
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
TEŞHİS GECİKİRSE EĞİTİMDEN ALINAN FAYDA AZALIR
Otizmde farklı yaş gruplarında farklı zorluklar olduğunu dile getiren Ekinci aile üyelerinin yaşadığı sürece de dikkati çekti:
"Ailenin, çocuğunun otizmli olduğunu öğrendiğinde bunu kabul etmesi gerçekten çok zor oluyor. O dönemde aile üyelerinin kendi aralarında çatışma olur, çocuklarının tanılarını farklı yerlerden doğrulamak isterler. Bütün konu erken teşhis noktası. Bazı ailelerde bunu görüyoruz, teşhis ne kadar gecikirse çocuğun eğitimden alacağı katkı, fayda o kadar azalır. Erken dönemde kaliteli özel eğitim almış olan ve 5 yaşına kadar özel eğitim sonucunda konuşması başlamış olan, özellikle zeka fonksiyonları normal ve normal üzeri olan çocuklarda gidişat çok daha iyi. Ama bu dediğim özellikleri olmayan örneğin, erken teşhis noktasında ailenin tedirginlikleri, hekime geç başvurması, özel eğitim planının geç yapılması gibi zorlukları olan çocukların gidişatları ne yazık ki olumsuz olabiliyor. Olumsuz gidiyor derken, çocuğun konuşmaya başlayamaması, sosyal etkileşim becerilerini kazanamaması, kendi başına yetecek düzeyde bir toplumda birey olacak kapasiteye ulaşamamasını kastediyorum. Bu en büyük zorluk."
BEBEĞİN GÖZ TEMASI KURMAMASI ERKEN TEŞHİSTE BELİRTİLER ARASINDA
Türkiye'de çok sayıda çocuk psikiyatri hekiminin olduğunu, çok sayıda uzmanın yetiştiğini belirten Ekinci, ailelerin gözlemlediği "Bebeğim gözüme bakmıyor, bana gülümsemiyor, duygusal temas kurmak istediğimde ilgilenmiyor, sanki hoşlanmıyor, biz ayrıldığımızda sanki kendi kendine duruyor, oyuncaklarla oynamak istemiyor, oyuncakları farklı şekilde kullanıyor, arabanın tekerini döndürüyor, ellerini kendi kendine sallıyor, yaşıtlarının arasına soktuğumuz zaman onlarla oynamak istemiyor, kendi kendine duruyor." gibi durumların bir ya da daha fazla olması halinde erken teşhise ulaşmak gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Ekinci, teşhisi doğru konulmuş, özel eğitim planı doğru yapılmış çocukların da yine çocuk psikiyatri uzmanına ihtiyaçları olduğuna işaret ederek, çocukların bazılarında otizm dışında dikkat eksikliği, öfke kontrol ve odaklanma zorlukları, aşırı hareketlilik, sinirlilik, davranış ve uyku zorluğu, takıntı gibi durumların da görülebildiğini, bunların takip ve tedavisinin de önemli olduğunu ifade etti.