Beyaz yakalıyken istifa edip Afrika’ya yerleşti
Hayri Dağlı'nın hayatı, 7 yıl önce Tanzanya'daki Kilimanjaro Dağı'na tırmanmak üzere çıktığı tatille değişti. İsveç'te ekoloji alanında öğrenim gördükten sonra Türkiye'ye dönen ve sivil toplum kuruluşlarında görev alan Dağlı, Afrika kıtasına çıktığı keşif yolculuğundan döndüğünde artık eskisi gibi değildi.

Beyaz yakalı bir çalışanken istifa edip Afrika'ya yerleşen Hayri Dağlı tarafından kurulan IDEA Universal Derneği, Afrika ülkelerinde açtığı su kuyularıyla 168 bin insanı suyla buluşturdu, Birleşmiş Milletler'den ödüllü "akıllı köy" projesiyle de halkın gıda, enerji ve eğitime ulaşmasını sağladı.
Tanzanya'da konuk olduğu köyde özellikle kız çocuklarının kilometrelerce öteden vahşi hayvan saldırıları veya cinsel istismar riskine rağmen kovalarla su taşımak zorunda kaldığını öğrenen Hayri Dağlı, ilk olarak Türkiye'deki arkadaşlarının desteğiyle bu köyde bir su kuyusu açılmasını sağladı.
AFRİKA'YA YERLEŞMEK ÇOCUKLUK HAYALİYDİ
Geride büyük bir açlık, susuzluk ve sefalet bıraktığını bilen Dağlı, yurda döner dönmez "beyaz yakalı" olarak çalıştığı işinden istifa etti. Evinin tüm eşyalarını satan ve yanına sadece bir sırt çantası alan Dağlı, Afrika'ya yerleştiğinde, tıpkı kıta halkının yüzde 52'si gibi günde 1 doların altında yaşayacağını biliyordu.
Hayri Dağlı, çocukluk hayallerinin bir parçası olan Afrika'da kendi tabiriyle "postu yere sermeden", halkın ne yaşadığını anlamanın mümkün olmadığının da farkındaydı.
AKŞAM YATAĞA AÇ MI TOK MU GİRECEĞİNİ BİLEMEMEK, AFRİKA'DA YAŞAMAK DEMEK
Idea Universal Derneği Kurucusu ve Yöneticisi Hayri Dağlı, günde 1 doların altında yaşamanın "akşam yatağa aç mı tok mu gireceğini bilememek" anlamına geldiğini söyledi.
Dağlı, Afrika halklarının sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak için İngilizce'deki "Kalkınma" ve "Çevre" kelimelerinin baş harflerinden yola çıkarak IDEA Universal adında bir dernek kurduklarını belirten Dağlı, gönüllülerin de desteğiyle girişimlerinin kısa sürede büyüdüğünü kaydetti. Hayri Dağlı, derneğin bugüne kadar 250 su projesi ve 85 akıllı köyün yapımını tamamladığını, 6 ülkede 168 bin kişiye su, gıda, enerji ve eğitim imkanı sağladığını kaydetti.
PROJELERİ İLE BM'DEN ÖDÜL ALDI
Afrika'da sürdürülebilir kalkınma için geliştirdikleri "Akıllı Köy" projelerinin Birleşmiş Milletler'den ödül aldığına değinen Dağlı, projede neler yaptıklarını şöyle anlattı:
"Her köye bir tarım alanı açıyoruz. Sonrasında tohum bankacılığı ve akıllı sulama sistemleriyle bunu destekliyoruz. Her eve güneş kiti sağlıyoruz ve kendi ayakları üzerinde duran, dışarıdan yardıma ihtiyaç duymayan köyler yaratıyoruz. Akıllı köy denilen proje bunu içeriyor. Bağışçılarımızın desteğiyle bugüne kadar 85 akıllı köyün yapımını tamamladık. Bağışçılarımız akıllı köylerin isterlerse su ayağına, isterlerse tohum bankacılığı alanına, isterlerse güneş kiti ayağına destek vererek bu çalışmalarımızı daha geniş coğrafyalara ulaştırmamızı sağlıyor. Sonrasında internet sitemize koyduğumuz bir haritayla o bağışın yolculuğunu, hangi ülkede, hangi köyde, nereye ne yapıldığını göstermeye çalışıyoruz."
Hayri Dağlı, Afrika kıtasında Madagaskar, Tanzanya, Gambia ve Senegal'de çalışmalarının olduğunu, son dönemde Nepal ve Türkiye'nin bazı bölgelerinde de çalıştıklarını söyledi. Dezavantajlı bölgelerdeki insanlar için kalıcı destekler sağlamak istediklerini vurgulayan Dağlı, "Amacımız ihtiyaç olan her yerde, unutulmuş, kimsenin bilmediği en uzak coğrafyalarda dönüşüm yaratmak ve o dönüşümün hazzını yaşamak." dedi.
HARİTADA YERİ OLMAYAN BÖLGELERE SÜRDÜRÜLEBİLİR PROJELER GÖTÜRÜYORLAR
Hayri Dağlı, el pompalı su kuyuları yerine güneş enerjisi kullanan ve uydudan takip edilen modelleri hayata geçirdiklerini, 100-150 metre derinlikten çıkan suyu şebekeyle dağıtarak halkın evinin önündeki çeşmeden su almasını sağladıklarını söyledi.
Projelerin sürdürülebilirliğini de köy halkının destekleriyle sağladıklarını belirten Dağlı, "Çeşmeden aldıkları her kova başına Türk lirasına çevirdiğimizde 5-10 kuruş havuza para koyuyorlar. Bu projeler arıza yaptığında veya bakım ihtiyacı olduğunda, o havuzdan kullanıyorlar parayı. Dolayısıyla hiçbir zaman atıl durumda kalmıyor projelerimiz." ifadelerini kullandı.
Afrika'nın en yoksul ülkelerinde çalıştıklarını vurgulayan Hayri Dağlı, "Belki şehirlerde bu hizmetlere devletlerin gücü yetiyor ama kılcal damarlara ulaşmak için bizim adanmış gibi yapıların olması hayati önem taşıyor. Biz bazen devletin bile farkında olmadığı köylere ulaşıyoruz. Haritada yoklar. O insanların kimlikleri yok." dedi.
TÜRKİYE'DEN GELDİĞİMİZİ SÖYLEYİNCE FARKLI BİR KARŞILAMA OLUYOR
Hayri Dağlı, şunları kaydetti:
"Türkiye'yi seviyorlar. Türkiye'yi biliyorlar. Biz 'Türkiye'den geliyoruz.' dediğimizde herhangi bir başka ülkeden giden insandan çok daha farklı bir karşılamayla karşılaşıyoruz. Türkiye'nin, Türkiye halkının Afrika'ya olan ilgisinden, vicdani olarak orayla kurduğu bağdan oldukça haberdarlar. Dolayısıyla bu da bizim işimizi kolaylaştırıyor. Çünkü biliyorlar ki biz oraya onlardan bir şeyler beklemeden gidiyoruz, karşılıksız bir iyilik için gidiyoruz. Buna alışık değiller hep karşılıklı alışverişe girmişler farklı ülkelerden insanlarla ve gittiğimizde 'Biz sadece sizin iyi dileklerinizi almak istiyoruz, karşılığında sadece dualarınıza talibiz.' dediğimizde bize samimi şekilde yaklaşıyorlar ve bütün kalplerini, gönüllerini açıyorlar."
ÇOCUKLARINA "TÜRKİYE" İSMİ VERENLER VAR
Dağlı, çocukların yatağa aç girmemek için "yemek" olarak kabul edilemeyecek şeyleri yemek zorunda kaldıklarını söyledi. Bazı köylülerin sırf bir şeyler yemiş olmak için ağaç yapraklarını kaynatıp yediğini gördüğünü aktaran Dağlı, hayata geçirdikleri projelerin ardından aldıkları tepkilerin kendilerini çok duygulandırdığını dile getirdi.
Köyün yaşlılarının, "Sizin sağladığınız renkteki suyu hayatımda hiç görmemiştim" diyerek kendilerine sarıldıklarını anlatan Dağlı, "Yeni doğan çocukları getirip, 'Sizin sayenizde bu çocuk daha güzel bir dünyaya doğdu' diye bizim isimlerimizi verdikleri oluyor. 6 tane 'Hayri' isminde çocuk var Afrika'da, çocuklarına 'Türkiye' ismini verenler var. Bunlar bizi mutlu ediyor." ifadelerini kullandı.
"YARA BANDI GÖTÜRMEK İSTEMİYORUZ YARAYI İYİLEŞTİRMEK İSTİYORUZ"
Derneğin Afrika kıtasındaki faaliyetlerini TRT Belgesel ekranlarında yayımlanan "Su Savaşları" belgeseli ile anlatan Hakan Girginer de Afrika'ya bugüne kadar yapılan yardımların hep "yara bandı" niteliğinde olduğuna dikkati çekerek, "Biz yara bandı götürmek istemiyoruz, yarayı iyileştirmek istiyoruz." dedi.
Köylerde halkın yaşadığı zor şartlara ortak olduklarını, özellikle yemek konusunda sorun yaşadıklarını anlatan Girginer, şöyle devam etti:
"Birlikte yemek yemeye oturduğunuz insanların hiçbir şeyleri olmadığını gördüğünüzde içinizden yemek gelmiyor. Bir bolluk sofrası değil oradaki. Biz balığı kiloyla alırız. İstavrit ya da izmarit düşünün, 4 kişilik aile böyle 3 balıkla bir öğününü geçirebiliyor. Sofraya oturduğunuzda o balıkları da sizinle paylaşmak istiyorlar, içinizden yemek gelmiyor, katılıp kalıyorsunuz."
PROJELERİN KARŞILIĞININ TALEP EDİLMEDİĞİNİ GÖRÜNCE ŞAŞIRIP AĞLIYORLAR
Belgesel çekimi için gittikleri bölgelerde halkın önce mesafeli davrandığını, proje şekillenmeye başladıktan sonra kendilerine yaklaştıklarını dile getiren Girginer, "O projeyi orada bırakıp köyden hiçbir şey almadan çıktığımız zaman inanamıyorlar, herkes ağlıyor." dedi.
Bugüne kadarki çalışmalarında hep suya odaklandıklarını, şimdi daha büyük bir proje için çalışmalara başladıklarını anlatan Hakan Girginer, "Yeryüzüne Sadakat" adlı belgesel projesinde Hayri Dağlı ile ortak çalışacaklarını bildirdi.
Girginer, yeni belgesellerinde kalkınma, eğitim, ekonomik bağımsızlık gibi unsurları barındıran daha bütüncül bir projeyi hayata geçireceklerini sözlerine ekledi.